Bugün organizasyonların çoğu on dokuzuncu yüzyıldan miras kalan bir yönetim teknolojisi kullanıyor. Dijital teknolojilere o derece kendimizi kaptırdık ki her şeyin son sürümünü takip ediyor, ona sahip olmak için uğraşıyoruz. Peki yönetime gelince?
Bugünün dünyası eski işletim sistemlerini desteklemiyor.
Elinizdeki cep telefonunu şirketiniz, işletim sistemini yönetim teknolojiniz, üzerinde yapmak istediğiniz işlemleri de şirketinizin rekabetten geri kalmaması için atmaya çalıştığı hamleler olarak düşünün. İşletim sisteminiz oldukça eski ise neler olabilir? Yavaşlama, yeni uygulama sürümlerinin desteklenmemesi vb. İşte organizasyonlar 1980’lerden itibaren böyle belirtiler göstermeye başladılar.
Eskinin yönetim teknolojisinin veya başka bir deyişle piramit organizasyonların özelliklerinin bir kısmını şöyle sıralayabiliriz:
Komuta-kontrol hiyerarşisi
Fonksiyonel ayrışmaya dayalı silolar
Büyük veya uzak terminli projeler
Sabitlenen planlar
Bürokrasi
Mükemmeliyetçilik
Bilişsel-davranışçı terapi yaklaşımına göre düşünce duyguyu, duygu da davranış oluşturur. Düşünceyi de inançlarımız ve varsayımlarımız etkiler. Bu mekanizma organizasyonun işleyişiyle bir paralellik gösteriyor. Edgar Schein’a göre örgüt kültürünün üç temel bileşeni var:
Eserler: Görünen ve hissedilen yapılar, süreçler ve davranışlardır. Örneğin; prosedürler, organizasyon şeması, çalışanlar arasındaki diyaloglar.
Değerler: Benimsenmiş değerler, hedefler ve ideolojilerdir. Örneğin; yenilikçilik, sorumluluk, yardımlaşma.
Temel Varsayımlar: Dile gelmemiş varsayımlar, bilinçdışı ön kabullerdir. Örneğin; ¨İnsana güven olmaz.¨, ¨İyi iş tek seferde doğru yapılarak çıkmalıdır¨.
Şimdi yukarıda sıraladığım piramit organizasyonun bazı özelliklerini tekrar ziyaret edelim. Sizce bunların arkasında hangi temel varsayımlar var? Ne dersiniz?